İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde görülen 2017/144 E. sayılı davada, sigorta alacağı, üçüncü bir kişiye temlik edilmiştir. Temlik alan üçüncü kişi, sigorta şirketine alacak davası açmıştır.

Yerel Mahkeme, 30 Ekim 2017 tarihli kararında sigorta alacağından kaynaklı temlik işleminin, temlik edenin ve temlik olunanın sigortacılık faaliyeti yapmaya yetkili kişi olmaması sebebiyle kanuna aykırı olduğu ve neticesinde husumet yokluğu gerekçesi ile davayı reddetmiştir.

İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde görülen 2017/ xxx E., 30.10.2017 T. ve 2017/xxx K. Kararına konu yargılamada kazaya karışan araç sahibi, alacağını BK md. 183[1] vd. maddeleri davanın açılmasından önce üçüncü kişi davacıya temlik etmiştir. Üçüncü kişi, temlik aldığı alacağa ilişkin tazminat talebi ile sigortacıya dava açmıştır.

BK md. 183’e göre kanun, sözleşme ve işin niteliği gereği engel bulunmayan alacaklar, borçlunun rızası gerekmeksizin üçüncü şahıslara temlik edebilir. Kanun metninden de açıkça anlaşılacağı üzere alacak temlikinde evvel emirde hangi alacakların temlike tabi olup olmadığı değerlendirilmelidir. Dava konusu olayda ise alacak, sigorta alacağı olup bu noktada sigorta alacağının tanımı üzerinde durulmalıdır.

Sigortacılık faaliyeti, temel olarak 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1401. maddesi[2] kapsamında düzenlenmiştir. Buna göre prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan rizikonun, meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlenen faaliyetlere sigortacılık denir.

Yukarıdakine ilaveten Sigortacılık Kapsamında Değerlendirilecek Faaliyetlere, Tüketici Lehine Yapılan Sigorta Sözleşmeleri İle Mesafeli Akdedilen Sigorta Sözleşmelerine İlişkin Yönetmelik’in sigortacılık faaliyetleri başlıklı 7. maddesine göre:

Her ne ad altında olursa olsun 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1401. maddesi kapsamında teminat verilmesine yönelik faaliyetler sigortacılık faaliyetidir.
Sigortacılık faaliyeti, sigorta şirketleri, sigortacılık yapan emeklilik şirketleri ve reasürans şirketleri ile özel kanunları gereği sigortacılık yapan kişi ve kurumlar tarafından yürütülür.
Birinci fıkradaki faaliyetlerin ikinci fıkra dışındaki kişiler tarafından yürütülmesi, Sigortacılık Kanununun 5 inci maddesi gereği ruhsatsız sigortacılık faaliyeti olup, aynı Kanunun 35 inci maddesi uyarınca cezai müeyyideye tabidir.
Yerel Mahkeme kararında, davalının açık kabulü olmadan davacının alacağını temlik etmesini, zararın tazmin riski devam ederken temlik edenin söz konusu risk üzerinde tasarruf etmesi ve temlik olunanın bu riski, tazminat alacağının doğup doğmadığı belirsiz iken temlik almasını “sigortacılık faaliyeti” kapsamında değerlendirilmiştir.

Buna göre sigorta alacağı ile adi alacak arasında önemli bir ayrıma gidilmiş, sigorta alacağının temlikinin ileride tahsil edilip edilmeyeceği belirli olmadığından aslında rizikonun temliki olduğu ve bunun kanuni tanımı ile sigortacılık faaliyeti olduğu vurgusu yapılmıştır. Temlik alanın da sigortacı olmadığından yola çıkılarak Yerel Mahkeme BK md 183’e göre kanuni temlik engeli olmasından sebep temliki geçersiz addederek davayı husumet yokluğundan reddetmiştir.

Bültenimiz ile alakalı olarak aklınıza takılan herhangi bir husus olması halinde her daim bizlere ulaşabilirsiniz.

Saygılarımızla,

[1] “BK MADDE 183- (1) Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir.

(2) Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez.”

[2] “TTK MADDE 1401: (1) Sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir.